Evren'in Bilimsel Bütünü
Evren'in Notası!
Herkese merhaba uzun ve bir o kadar da bilgilendirici yazımızı sizlere sunmuş bulunuyoruz. Ortaya atılan bir kaç iddiaya da cevap vermeden edemediğimiz bu yazımız düşününce biraz sıkıcı gelebilir ama biraz nefsinize karşı çıkıp bu temel bilgileri öğrenmeye ne dersiniz? Kuantum alanı, Higgs alanı, Bing Bang, ve daha nice konuları yazıya döktüğümüz bu bilimsel yazımızı okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. İlk olarak komik olan sözde bir iddia ile başlamak istiyorum; ve durumun ortaya attan kişinin sandığı gibi olmadığını bizzat kendiniz karar verme fırsatı sunuyoruz:
İyi Okumalar.
Big bang den önce hiçlik olduğunu söyleyebiliyorduk Stephan hawking açıklamaları kendisi yine enerji kavramları ile tanrının varlığının aleyhine bir sav oluşturuyor fakat artık bu ifade hatta big bang in her şeyin başlangıç olduğu iddiasını doğru değil kozmik enflasyon teorisi sayesinde zaman sonsuza kadar geriye doğru sarılabilir bu durumda evrenin bir başlangıcı olmaz kaldı ki bunun için kozmik enflasyon teorisi pek ihtiyaç yok big bang den önceki enerji veya kütlesiz madde higgs bozonu ve higgs alanı sayesinde kütleli maddeyi oluşturdu bunu da geçelim bir yandan hiçlik yoktur diyen kuantum fiziği var
Küçük Dokunuşlar:
Big bang’den önce “sözde” enerji kavramlarıyla hiçliğin olmadığını açıklayamazlar çünkü...
1: Gözlemsel olmasa da sanal parçacık oluyor sanal parçacıkta bi şeydir o zaman hiçlik olamaz.
2: Bu olay olurken sayısız enerji bir noktada toplanıyor enerji de bi şeydir o zaman hiçlik değil
3: Enerji miktarı geçici değişir kuantum dalgalanmasında yoktan var olma durumu söz konusu değildir fizikçilerin bu konuda görüşü net.
4: İddiayı atan elemanın bahsettiği hawking’in açıklaması şu şekildedir
“Big Bang'den önce zaman mevcut olamaz. Bunun yerine zaman ve mekan genişler ve bu tekil noktadan, örneğin Dünya'daki enlem derece gibi dışa doğru yayılır. Kesiştikleri noktanın daha güneyinde hiçbir şey yok.”
Enerji kavramları iddiasına gelince uzay-zaman sürekliliğinin maddedeki ve enerjiyle kavisli olması bizim aleyhimize değildir. Evrenin ivmeli bir şekilde genişlemesinin sonucudur.
Kozmik enflasyonun sonsuz bir şekilde geri sarıldığını söylemek akıl dışıdır çünkü parçacık fiziğinde kozmolojik yoğunluk vardır
Şimdi düşünelim
Enflasyon modelleri ve bu modellerin Evrendeki yapıların kökeninde yer aldığı düşünülen yoğunluk pertürbasyonlarındaki ilksel Gauss olmama durumuna ilişkin öngörüleri gözden geçirilmektedir. Gausssuzluk, kozmolojik pertürbasyonların oluşumu için rakip senaryolar arasında ayrım yapmak için anahtar bir gözlem olarak ortaya çıkmaktadır ve mevcut ve gelecekteki Kozmik Mikrodalga Arka Plan uydu misyonlarının birincil hedeflerinden biridir. Hem teorik hem de gözlemsel bakış açısından Gausssuzluk konusunun son durumunun ayrıntılı bir sunumunu yapıyoruz ve herhangi bir kozmolojik pertürbasyon modelindeki Gausssuzluk seviyesini pertürbasyon teorisinde ikinci dereceden hesaplamak için gerekli tüm araçları sağlıyoruz. Modern parçacık fiziği teorisine sıkı sıkıya bağlı olan ve önemli miktarda Gauss dışılık öngören yeni enflasyon modelleri dalgasını tartışıyoruz. İnceleme hem astrofizikçilere hem de parçacık fizikçilerine yöneliktir ve Gausssuzluk ile ilgili teorik ve gözlemsel sonuçları özetleyen faydalı tablolar içermektedir.
HİGGS BOZONU
Higgs bozonu konusuna gelince bozonun spini 0 dır kütlesi değil. 13 Aralık 2011 itibariyle ATLAS %95 güven seviyesinde 116-130 GeV/c2 dışındaki enerjileri ve CMS %95 güven seviyesinde 115-GeV/c2 dışındaki enerjileri hariç tutmaktadır.
Ve maalesef bozonun ne big bang nede başka bir modele uyarlayıp uyarlayamayacağın net değildir. Geri kalanları daha iyi anlamak için makalelere göz atınız.
Şimdi değerli okuyucular asıl zevkli konuya geldik. Lütfen sıkılmadan okumaya bakın ki öğrenecekleriniz size çok bilgi katacak ve şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz.
Kuantum yerçekimi modeli, kuantum (atom altı) fiziğinde yapılan bir gözleme dayanarak oluşturulan bir evren modelidir. Bu teoriye göre, atom altı parçacıklar, boşluk içinde kendi kendine var olur ve yok olurlar. Buna göre, herhangi bir sebep olmaksızın madde, kuantum düzeyinde yoktan var olabilmektedir. “Parçacıklar, kesin bir neden olmaksızın hiçten ortaya çıkabilirler. Kuantum teorisi çekime bağlandığı zaman, uzay zamanın kendi davranışını içine alır.
Stephen Hawking Big Bang’i kuantum yer çekimi teorisine göre açıklayarak evrenin başlangıcında bir özel durum olması yönündeki görüşü kabul etmemiştir. Bu teori, makro düzeyde (Genel Görecelik) bir bilim ile mikro düzeyde (kuantum fiziği) bir bilimi birleştirme çabasıdır. Genel görecelik kuramı kütlesel çekim kuvvetini ve evrenin büyük ölçekteki yapısını – yani birkaç kilometre kadar alandan başlayıp evrenin gözlemlenebilir sınırı olan milyon kere milyon kilometre kadar büyüklüğe uzanan yapısını anlatır. Kuantum fiziği ise bir santimetrenin bin milyarda biri kadar küçük ölçekteki olaylarla uğraşır.
Not: Özel Durum: Bütün evrenin sonsuz bir yoğunluğa sahip bir kütlede toplandığı nokta ( Big Bang Singularity).
Matematikte bir fonksiyonunun sonsuz değerlikte olduğu nokta.
Hawking, ortaya attığı kuantum yerçekimi modelinin geçerliliği kabul edilse bile bunun fiziksel açıdan evrenin başlangıcı sorununu çözmeyeceğini ifade etmektedir. Ona göre, böyle tek bir birleşik kuram mümkün olsa bile, bu kural ve denklem takımlarından başka bir şey değildir. Hawking bu sorunu sorduğu birtakım sorularla ortaya koymaktadır: Bu denklemlere yaşam veren ateşi üfleyen ve onlara tanımlamaları için bir evren sunan şey nedir? Hawking’e göre bilimin matematiksel modeller kuran genel yaklaşımı, modelin tanımlaması için neden bir evren olması gerektiğine ilişkin sorulara cevap veremez. Evren niçin kalkıp da var olma rahatsızlığına katlanıyor?
Kuantum evren modelinde, atom altı parçacıklar, boşluk içinde kendi kendine oluşmaktadır. Buna göre madde, dolayısıyla evren sebepsiz ve kendiliğinden bir şekilde hiçlikten meydana gelmiş tir. Varghese’ye göre, mutlak hiçlik bilimsel araştırmanın konusu olamaz.
Davies ortaya atılan kuantum evren modeli için şu yorumu getirmektedir: Burada açıklanan yöntemler, maddenin yokluktan kendiliğinden var olduğunu değil ama önceden var olan enerjinin cismani forma dönüşmesini tasvir ederler. Ancak enerjinin nereden geldiğini izah edememekteyiz. Kuantum fiziğinde var olması gereken enerjinin izahı, köken sorununa bir çözüm getirebilir.
Not: Burada “standart Big Bang” dememizin nedeni, Kuantum evren modelini ortaya atan Hawking’in Big Bang’evreni bir anlayış getirme isteği dolayısıyladır. Hawking, evrenin genişlediğini ve Big Bang’i kabul etmesine rağmen, standart Big Bang modelinin teistik yorumunun aksine bunun tanrısal bir güç tarafından başlatılmadığına inanmaktadır. Ona göre madde ve dolayısıyla evren, kendisinin açıklayamadığı denklemler dizisiyle, kuantum düzeyinde kendi kendini yaratmıştır.
Hem standart Big Bang modelinde, hem de Kuantum evren modelinde yokluktan var olma olayı vardır. Ancak kuantum evren modelini savunanlar bir yaratıcıya gereksinim duymadan bunu maddenin kendi özelliği olarak nitelerken, standart Big Bang Teorisinin savunucusu olan Craig, enerjinin kendi kendine yoktan var olamayacağı ilkesinden hareketle bunu nihai bir tanrısal güce dayandırmaktadır.
KUANTUM VAKUMU
Sonsuz Evrenler Teorisi, Edward Tyron’un 1973 yılında ortaya attığı modeldir. Tyron’a göre, bizim evrenimiz ve diğer bir çok evren kuantum dalgalanmaları sonucunda oluşmuştur. Bu modele göre tüm evrenleri doğuran uzay adeta bir sabun okyanusu gibidir. Her evren bu süper uzaydan çıkan bir baloncuktur. Bizim evrenimiz de bu sonsuz baloncuklardan birisidir. Sonsuz zamanda sonsuz uzaydan devamlı mini evrenler oluşur. Evrenin başlangıcına dair ortaya atılan Boşluk Dalgalanmaları teorisi, evrenin şişmesine dair savunulan genişleme görüşleriyle birlikte Big Bang’i en başta var olan bir boşlukta gerçekleşen kuantum (atom altı)dalgalanmalarının nihai ürünü olarak tarif eder. Bu teoriye göre evren, birtakım kanunlar uyarınca yokluktan var olmaya başladığı ileri sürülür. Ancak bu yokluk mutlak yokluk anlamında değil, somut objelerin bulunmadığı bir yokluktur. Yani evren ve madde kuantum düzeyinde ezelden beri vardır. Evren var olmadan önce, atom altı parçacıklar ve bu parçacıkların mekanik hareketleri vardır. Bu durum kuantum boşluğu (quantummechanical vacuum) anlamına gelir. Teoriyi ortaya atanlar, mutlak yokluğun var olmadığını belirterek “sonsuz evrenler” modelini oluşturmuşlardır. Bu modele göre, evrenimiz başka kuantum dalgalanmaları tarafından meydana getirilen kabarcık evrenler denizinde sadece bir kabarcıktan ibarettir.
Not: Evrende, sürekli olarak, evrenin ilksel bir durumdan (Big Bang’de olduğu gibi) gittikçe genişlediği periyotlarla, tekrar bu duruma doğru büzüldüğü periyotlar yaşandığı teorisi.
Harvard Üniversitesi Profesörlerinden Sidney Coleman çeşitli evrenlerin kuantum solucan delikleri denilen uzayzaman alanında birbirlerine salınımlar aracılığıyla bağlı olduklarını düşünmektedir. Christopher İsham bu modelin problemlerini ortaya koymuştur. İsham’a göre, bu modelin iddia ettiği gibi, sonsuz zaman geriye gidersek, bu baloncuk evrenler her yere saçılacak ve bu evrenler genişledikçe birbirine geçecek ve çarpışacaktır. İsham’a göre içerdiği büyük problemlerden dolayı bu model yirmi yıl önce terkedilmiştir.
Evrenin İlk 3 dakikası
Şimdi kısaca evrenin ilk dakikalardaki durumu ile ilgili verileri özetlemek istiyorum. Evrenin sıcaklığı plank döneminde 10³² derecedir. Bu anda madde henüz şekillenmeye başlanmamıştır. 10^37 nci saniyede sıcaklık 10²⁹ derecedir. Bu aşamada atomlar henüz yaratılmış değildir. Evrenin plank zamanı dediğimiz en küçük zamanı 10^43 saniye olarak tespit edilmiştir. Bundan daha küçük zaman aralığı evrende bulunamamıştır. Newton ve Einstein’in formüllerindeki madde, uzay ve zamanın birbirine olan bağımlılığı evrenin t = 0 anında var olmaya başladığının bir delili olabilir. Buna bağlı olarak diyebiliriz ki; t = 0 anından önce hiçbir şey, zaman, madde, enerji, uzay mevcut değildi. Bilim adamları evrenin oluşumunu Plank zamanından itibaren dönemler halinde açıklamışlardır. Steven Weinberg evrenin oluşum evrelerini altı değişik film karesi şeklinde anlatmaya çalışmıştır.
1.dönem: Bu dönemde evrenin ısısı yüz milyar derecedir. Zaman 10¯²’nci saniyededir. Evrenin ilk maddesi şekillenmeye başlamıştır. Aşırı sıcaklıktan dolayı henüz proton ve nötron gibi ağır parçacıklar yoktur. Evren olabilecek en basit ve betimlemesi en kolay durumdadır. Madde ışınımdan oluşmuş ayrılamaz bir çorba gibidir; bu çorba içindeki her bir parçacık diğer parçacılarla çok hızlı bir şekilde çarpışır. Böylece, hızla genişlemesine karşın, evren neredeyse tam bir ısısal denge durumundadır. Birinci dönemde evren hızla genişlemekte ve soğumaktadır. Atomlar, patlamayla birlikte meydana gelen sıcaklığın soğuması sonucu oluşmuştur. Hubble 1929 yılında yaptığı gözlemle evrenin sürekli genişlediğini ortaya koymuştu. Evren genişledikçe soğumaya da başlıyordu. Genişleme hızı birinci dönemde oldukça fazladır. Bu dönemde evrenin sıcaklığı oldukça fazla olduğundan çok az sayıda çekirdek parçacığına sahiptir.
2.dönem: bu dönemde evren 30 milyar derecededir. Birinci dönemden beri 0.11 saniye geçmiştir. Nitel olarak hiçbir şey değişmemiştir. Evrenin içeriğine hala elektronlar, pozitronlar, nötrinolar, karşı nötrinolor ve fotonlar egemendir. Evrenin genişleme zamanı uzayıp 0.2 saniye olmuştur. Buradan hareketle diyebiliriz ki evrenin genişleme hızı patlamadaki ilk ana göre devamlı yavaşlamaktadır. Bu dönemde sadece nötron ve protonlar belirmeye başlamıştır. Çekirdek parçacıklarının dengesi, %38 nötron ve % 62 proton şeklinde bir kayma göstermiştir.
3.dönem: Evrenin sıcaklığı 10 milyar dereceye kadar düşmüştür. Meydana gelen soğumayla beraber elektronlar ve fotonların ısısal dengesi ortadan kalkmıştır. Elektronlar ve fotonlar özgür parçacıklar gibi davranmaya başlamışlardır. Evren yeterli derecede düşük sıcaklığa ulaşamadığından nötron ve protonların bir araya gelip atomları oluşturmaları henüz gerçekleşmemiştir.
4.dönem: Evrenin sıcaklığı 3 milyar derecedir. Bu döneme kadar 13,82 saniye geçmiştir ve evren korkunç bir hızla genişlemektedir. Bununla beraber sıcaklık aynı şekilde düşmektedir. Artık elektron ve pozitronlar eşik sıcaklığının altındadır. Dolayısıyla evrenin çoğunlukta olan yapı taşları konumundaki elektronlar ve pozitronlar hızla yok olmaya başlamışlardır. Onların yok olmasıyla salınan enerji, evrenin soğuma hızını yavaşlatmıştır. Elektronlar ve pozitronlar hızla yok olurken, evren, artık helyum (He^4) gibi çeşitli kararlı çekirdeklerin oluşmasına yetecek kadar soğuktur; fakat bu hemen gerçekleşmez. Çünkü evren öylesine hızla genişlemektedir ki, çekirdekler ancak bir dizi hızlı iki parçacık tepkimeleri sonunda oluşabilirler. Bu dönemde nötronların protonlara dönüşmesi devam etmektedir; denge %17 nötron ve %83 protondur.
5. dönem: Evrenin sıcaklığı 1 milyar derecedir. Yani güneşin merkezinden 70 kat daha sıcak... Patlama anından itibaren üç dakika ve iki saniye geçmiştir. Elektronlar ve pozitronların çoğu yok olmuştur. Artık evrenin yapı taşları fotonlar, nötrinolar ve karşı nötrinolardır. Evrenin bu anında nötron-proton dengesi, %14 nötrona karşılık %86 protondur.
6. dönem: evren yaklaşık üç yüz milyon derece sıcaklıktadır. İlk dönemden bu yana 34 dakika 40 saniye geçmiştir. Elektronlar ve pozitronlar birbirlerini tümden yok etmişlerdir. Çekirdek parçacıkları artık çoğunlukla helyum çekirdekleri halinde bağlıdırlar, ya da özgür proton (hidrojen çekirdeği) halindedirler. Bu dönemde evren hala o kadar çok sıcaktır ki henüz kararlı atomlar oluşamamaktadır.
Yapılan bilimsel araştırmalar ve maddenin oluşması için gerekli şartların hesaplanması sonucunda ilk evren maddesi olan atom altı parçacıkların bu dönemden sonra oluştuğu öne sürülmüştür. Artık madde şekillenmiş ve yüksek sıcaklık altında atomların karşılıklı ve uyumlu etkileşimleri başlamıştır. Atomların oluşumu moleküllerin oluşmasına yardımcı olmuştur. Moleküllerin birleşmesinden oluşan çok sayıda madde tüm uzayı doldurarak gökcisimleri meydana gelmiştir. Peşinden galaksiler, güneş ve yıldızlar, gezegenler oluşmuştur.
Patlamadan Sonra Oluşan Parçacıklar Ve Higgs Alanı:
Bu akına İskoç fizikçi Peter Higgs'e atfen Higgs alanı adı verilir. Ve eğer önümüzdeki alt bölümdeki düşünceler doğruysa, bütün evren, sizi, beni ve karşılaştığımız her şeyi oluşturan parçacıkların birçok özelliğinden sorumlu olan bir Higgs alanı okyanusu -Büyük Patlama nın soğuk bir kalıntısı- içinde yüzmektedir. Evren soğudukça alanlar "sakinleşirler", daha seyrek ve daha sakin sıçramaya başlarlar ve değerleri aşağıya, düşük enerjilere kayar.
Önemli nokta işte buradadır. Kurbağa örneğinde olduğu gibi, nitel olarak farklı sonuçların ortaya çıkma olasılığı vardır. Eğer alanın enerji kâsesinin şekli -ki buna potansiyel enerji denir- Bir kaseye benziyorsa, alanın uzaydaki değeri, tıpkı kurbağanın kurtçukların bulunduğu yere kadar kayması gibi, kâsenin merkezine kadar, sıfıra kadar düşecektir. Ama eğer alanın potansiyel enerjisi orta odaklı kaseye benziyorsa, alanın değeri sıfıra kadar, enerji kâsesinin merkezine kadar düşmeyecektir. Tıpkı kurbağanın kurtçuklardan sıfırdan farklı bir miktar uzaklıktaki vadiye kayması gibi, alanın değeri de vadiye -kâsenin merkezinden sıfırdan farklı bir miktar uzaklıktadır- kayacaktır ki bunun anlamı alanın sıfırdan farklı bir değer alacak tır. Bu son davranış biçimi Higgs alanlarının karakteristiğidir. Evren soğudukça bir Higgs alanının değeri de vadiye takılır ve hiçbir zaman sıfıra düşmez. Bu tarif ettiğimiz şey birörnek bütün uzayda olacağın dan, evren, birörnek ve sıfırdan farklı bir Higgs alanı -bir Higgs okyanusu- içinde yüzer.
Uzayın bir bölgesi soğuyup boşaldıkça -madde ve ışınım daha dağınık hale geldikçe- o bölgedeki enerji de giderek azalır. Bunu sınır değerlere kadar götürürsek, enerjisini düşürebildiğiniz kadar düşürdüğünüz zaman, uzayın olabilecek en boş bölgesine ulaşmışsınız demektir. İlk verdiğimiz çorba kasesi gibi, değerleri kâsenin ortasına kadar kaydığı zaman bunların enerji katkısı en düşüktür; yani değerleri sıfır olduğunda enerjileri de sıfırdır.
Nasıl bir kurbağa
Çorba kase sindeki kurbağa gibi, ancak çevredeki vadiden sıçrayabilmek için yeterli enerjiye sahip olduğu takdirde merkezi bir düzlüğe ulaşabilir ve kurtçuklarla sıfır uzaklığa ulaşabilirse, Bir Higgs alanı da ancak kâsenin merkezindeki tepeyi aşacak kadar enerji taşıdığı takdirde kâsenin merkezine ulaşabilir ve sıfır değerini alabilir. Eğer, tersine, kurbağanın enerjisi çok azsa ya da yoksa, kasenin gibi, vadiye -kurtçuklardan sıfırdan farklı bir uzaklığa- kadar kayacaktır. Benzer biçimde, enerjisi çok az veya sıfır olan bir Higgs alanı da kâsenin vadi bölümüne -kâsenin merkezinden sıfırdan farklı bir uzaklık- kadar kayacak ve bu yüzden de sıfırdan farklı bir değer alacaktır.
Bugün, Higgs okyanusunun bütün uzayı doldurduğuna inanıyoruz, bu nedenle parçacıkları onun etkisinden kurtarmanın bir yolu yoktur; bütün parçacıklar nerede olduklarından bağımsız olarak bir kütleye sahiptirler.
Higgs Alanı Tesadüfen Oluşamaz!
Nasıl buhar 100 derece Celsius'ta yoğunlaşarak sıvı suya, sıvı su da 0 derece Celsius'ta donarak katı buza dönüşürse, kuramsal çalışmalar da Higgs alanının milyon kere milyar (1015) derece de sıfırdan farklı bir değere yoğunlaştığını göstermiştir. Bu, hemen hemen Güneş'in çekirdeğindeki sıcaklığın 100 milyon katı olup, evrenin Büyük Patlama dan saniyenin yüz milyarda biri (10-11) saniye kadar sonra sıcaklığın düştüğüne inanılan değerdir. Büyük Patlama'dan 10-11 saniye sonrasına kadar Higgs alanı aşağı-yukarı salınmakla birlikte ortalama değeri sıfırdı; suyun 100 derecenin üzerindeki durumu gibi, böylesi sıcaklıklarda ortam çok sıcak olduğu için Higgs okyanusu oluşamazdı. Okyanus anında buharlaşmış olurdu. Higgs okyanusu olmadığından ivmeli hareket eden parçacıklara gösterilen bir direnç yoktu (paparazzi ortadan kaybolmuştu), ki bu da, bilinen bütün parçacıkların (elektronlar, yukarı-kuarklar, aşağı-kuarklar ve diğerleri) aynı kütleye sahip oldukları anlamına gelir: Sıfır. Bu gözlem, neden Higgs okyanusunun oluşumunun kozmolojik bir faz geçişi olarak tarif edildiğini kısmen açıklar. Buhardan suya ve sudan buza faz geçişlerinde, başlıca iki şey olur. Görünüşte önemli bir nitel değişiklik vardır ve faz geçişlerine simetrideki azalma eşlik eder. Higgs okyanusunun oluşumunda da bu iki temel özelliği görürüz. Birincisi, önemli bir nitel değişiklik vardı: O zamana kadar kütlesiz olan parçacıklar aniden sıfırdan farklı kütlelere -bu parçacıkların şimdiki kütleleri- kavuşmuşlardı. İkincisi, bu değişikliğe simetride bir azalma eşlik etmişti: Higgs okyanusunun oluşumundan önce bütün parçacıklar aynı kütleye -sıfır- sahipti ve bu da simetrik ilişkiler demekti. Eğer bir parçacığın kütlesini diğerininki ile değiştirseniz, bütün kütleler birbiriyle aynı olduğu için, bundan kimsenin haberi bile olmazdı.
Bing Bang Başlangıç Değil Mi?
Büyük Patlama nın, kozmik başlangıç hakkında bir kuram sağladığı yolunda yaygın bir yanlış anlama vardır. Sağlamaz. Kısmen son iki bölümde anlatılan Büyük Patlama, evreni ortaya çıkaran şey her ne idiyse, ondan bir saniyenin küçük bir kesri kadar kısa bir süre sonra kozmik evrimin portresini yapmaya başlar ama sıfır zamanının kendisi hakkında hiçbir şey söylemez. İşte bu yüzden, Büyük Patlama kuramına göre, Büyük Patlama başlangıçta olmuş olması gereken şeydir. Büyük Patlama, patlamanın kendisini dışarıda bırakır. Bize neyin patladığını, neden patladığını, nasıl patladığını veya dürüst olmak gerekirse gerçekten patlayıp patlamadığını bile söylemez. Aslında, bir an düşünecek olursanız, Büyük Patlama'nın bizi bir bilmece ile karşı karşıya bıraktığını fark edersiniz. Evrenin ilk dönemlerindeki çok yoğun ve yüksek enerjili ortamında kütle çekimi, uzak ara en baskın kuvvetti. Ancak kütle çeki mi çekici bir kuvvettir. Her şeyi bir araya gelmeye zorlar. O zaman, acaba uzayı dışarı doğru genişlemeye zorlayan kuvvetten sorumlu olan neydi? Büyük Patlama anında güçlü bir itici kuvvet kritik bir rol oynamış gibi duruyor, ama bu, doğadaki kuvvetlerden hangisi olabilir?
Bir şeyin yoktan nasıl ortaya çıkabileceği sorusuna gerçekten cevap verebilmek için, Planck çağının başlangıcında tüm evrenin kuantum durumunu açıklamamız gerekir. Bunu yapmaya yönelik tüm girişimler son derece spekülatif kalır. Bazıları bir tasarımcı gibi doğaüstü güçlere hitap ediyor. Ancak diğer aday açıklamalar, sonsuz sayıda paralel evren içeren bir çoklu evren veya yeniden doğup yeniden doğan evrenin döngüsel modelleri gibi fiziğin alanı içinde kalır.
Son: Bu Yazıyı Paylaşırsanız Veya önerirseniz çok makbul geçer Okuduğunuz için Teşekkürler.
Yazarlar:
objective_dusuncex
kimyager_mujo
Kaynaklar:
İddiaya Cevap Linkleri: (https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0370157313001592)
https://journals.aps.org/pr/abstract/10.1103/PhysRev.160.1113
https://journals.aps.org/rmp/abstract/10.1103/RevModPhys.83.771
(https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0370157398001288)
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0370157304003151
https://iopscience.iop.org/article/10.1088/1475-7516/2023/10/056
https://iopscience.iop.org/article/10.1088/1475-7516/2023/11/021
https://web.archive.org/web/20120705215550/http://press.web.cern.ch/press/PressReleases/Releases2012/PR17.12E.html
https://web.archive.org/web/20120705040217/http://cms.web.cern.ch/news/observation-new-particle-mass-125-gev
https://www.youtube.com/watch?v=vXZ-yzwlwMw
https://www.nytimes.com/2012/07/05/science/cern-physicists-may-have-discovered-higgs-boson-particle.html
http://www.kuark.org/2011/12/higgs-parcacigi-kesfedilmek-uzere-mi/
https://iopscience.iop.org/article/10.1088/0034-4885/52/4/001/meta
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0146641002001771
Evren Bilimi Kaynakları:
Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü Başkanı ve Dartmouth Üniversitesi Yeryüzü Bilimleri Profesörü
Varghese, Giriş, s.29
Davies, Tanrı ve Yeni Fizik, s.408
Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, s.28-29
Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, s.219.
Varghese, Kozmos, Bios, Teos, giriş, s.43-44.
Davies, Tanrı ve Yeni Fizik, s.83.
Varghese, giriş, s.44.
Copan and Craig, Creation out of Nothing, s.235-236
Kozmos, Bios, Teos içinde, s.264.
Copan and Craig, Creation out of Nothing., s.230.
Copan and Craig, a.g.e., s.231.
Kuantum, atomun içindeki parçacıklardır. Kuantum teorisi de, atom ve atomaltı parçacıklarının davranışlarını
inceler. Atomun içindeki parçacıklar hiçbir kurala ve formüle sığmayan davranışlarda bulunurlar. Daha doğrusu
bunların hareketleri henüz formüle edilememiştir. Kuantum, Latince’de ‘paketler halinde’ anlamını taşır. Kuantum
mekaniği bu parçacıkların kütle, elektrik yükü, enerji ve ve momentumları ile ilgilidir. Isı, ışık ve bütün diğer
radyasyonlar küçük paketler halinde yayılır ve bu paketlere kuanta adı verilir.(Yalçın İnan, a.g.e., s.153 ; ayrıca bkz:
Steven Weinberg, Atomaltı Parçacıklar, çev: Zekeriya Aydın, Tübitak yay., Ankara, 2002)
Quetin Smith, “The Wave Function of a Godless Universe”, Craig and Smith, Theism, Atheism, and Big Bang
Cosmology içinde, s.301.
Copan and Craig, Creation out of Nothing, s.231.
Varghese, “Giriş”, Margenau, Varghese, a.g.e. içinde, s.32
Weinberg, İlk Üç Dakika, s.102-103.
Weinberg, a.g.e., s. 103-104.
Weinberg, a.g.e., s.106.
İnan, a.g.e., s.26.
Weinberg, İlk Üç Dakika, s.97-98.
Weinberg, İlk Üç Dakika, s.101.
İnan, a.g.e., s.25.
Weinberg, a.g.e., s.101.
Weinberg, a.g.e., , s.101.
İnan, a.g.e., s.25.
Weinberg, İlk Üç Dakika, s.97; Paul Davies, Son Üç Dakika, s. 31; Ted Burge, Günümüzde Yaratılış Öyküsü,
Russell Stannard, Yeni Bin Yılda Tanrı içinde, (çev: Atalay Atabek), Gelenek yay., İstanbul, 2002, s. 15; Hubert
Reeves, İlk Saniye, (çev: Esra Özdağan), Yapı Kredi yay., İstanbul, 2001, s.79; Taşkın Tuna Uzayın Sırları, s.185. ;
İnan, a.g.e, s.24.
İnan, a.g.e, s.24-25.
İnan, a.g.e., s.25
Brian Greene Evrenin Dokusu
Güzel olmuş, hangi kaynağın ne icin olduğunu anlamamız için birşey koysaydınız keşke.
YanıtlaSilVerdim ama iddia kaynağı yazdım altına kaynakları koydum sonrası bilimsel bilgi kaynakları diğer yazılar için
Sil